| I will speak English. | İngilizce konuşacağım. |
| I should speak English. | İngilizce konuşmalıyım. |
| I should walk. | Yürümeliyim. |
| I will walk. | Yürüyeceğim. |
| I will go to school. | Okula gideceğim. |
| I should go to school. | Okula gitmeliyim. |
| I will watch a movie. | Film izleyeceğim. |
| I will help my mother. | Anneme yardım edeceğim. |
| I should buy a new computer. | Yeni bir bilgisayar almalıyım. |
| I should read many books. | Birçok kitap okumalıyım. |
| Will you go to school? | Okula gidecek misin? |
| Should you speak English? | İngilizce konuşmalı mısın? |
| I will speak English with my friend. | Arkadaşımla İngilizce konuşacağım. |
| Mary will go to school tomorrow. | Mary yarın okula gidecek. |
| Adam won't swim in the pool. | Adam havuzda yüzmeyecek. |
| We won't swim in the sea. | Denizde yüzmeyeceğiz. |
| brave soldiers | cesur askerler |
| every night | Her gece |
| I have lunch at twelve o'clock. | Saat 12'de öğle yemeği yerim. |
| I had lunch at twelve o'clock. | Saat on ikide öğle yemeği yedim. |
| I used to have a pet five years ago. | Beş yıl önce bir evcil hayvanım vardı. |
| It's so boring to have a goldfish. | Bir akvaryum balığı olması çok sıkıcı. |
| Dogs like to play with sticks. | Köpekler çubuklarla oynamayı sever. |
| It's so easy to take care of a fish. | Bir balığa bakmak çok kolay. |
| I feed the fish twice a day. | Balıkları günde iki kez besliyorum. |
| Parrots are so noisy! | Papağanlar çok gürültülü! |
| Her favorite pets are cats and rabbits. | En sevdiği evcil hayvanlar kediler ve tavşanlar. |
| When I was a child, I watched BenTen. | Ben çocukken Benten'i izledim. |
| Sometimes we watch TV together. | Bazen TV'yi birlikte izleriz. |
| I didn't have any exams today. | Bugün herhangi bir sınavım yoktu. |
| In the weekend I will go to the cinema in the afternoon. | Hafta sonu öğleden sonra sinemaya gideceğim. |
| Dog's leash is brown. | Köpeğin tasması kahverengidir. |
| I feel sick today. | Bugün hasta hissediyorum. |
| I use my computer. | Bilgisayarımı kullanıyorum. |
| He puts a bottle in the bin. | Kutuya bir şişe koyar. |
