PHRASES FROM MOVIES
🇹🇷 » 🇬🇧
Learn English From Turkish
Learn English From Turkish
Practice Known Questions
Stay up to date with your due questions
Complete 5 questions to enable practice
Exams
Exam: Test your skills
Test your skills in exam mode
Learn New Questions
Manual Mode [BETA]
Select your own question and answer types
Specific modes
Learn with flashcards
Listening & SpellingSpelling: Type what you hear
multiple choiceMultiple choice mode
SpeakingPractice your speaking ability
Speaking & ListeningPractice pronunciation
TypingTyping only mode
PHRASES FROM MOVIES - Leaderboard
PHRASES FROM MOVIES - Details
Levels:
Questions:
153 questions
🇹🇷 | 🇬🇧 |
Soruyorum Sadece | I am just asking. |
İşinize dönün! | Go back to work! |
Tam isabet! | Bull's eye! |
Pekala millet, sakinleşin! | All right folks, calm down! |
Şansımı deneyeceğim! | I will take my chances! |
Fikrimi değiştirtme bana! | Don't make me change my mind! |
Değiştin, ama daha iyiye değil! | You have changed, but not for the better! |
Uyanığım! | I am awake! |
Mızıkçılık yapıyorsun! | You are a bad loser! |
Sana bir garezim yok! | No problem with you! No beef with you! |
Körü körüne itaat, itaat değildir. | Blind loyalty is not loyalty. |
Bir karakteri canlandıracaksın. | You will be playing a character! |
Çinli. Üst üste beş gündür burda. | The Chinaman. It is five days in a row now. |
Muhabbetini sevdim. | I like your company. |
Şikayetçi değilim. | I am not complaining. |
O hâlde içeri girin ve soğuk bir şeyler alıp-için. | Well, come on inside and get yourself something cool to drink. |
İyi bir krizi hiç bir zaman israf etme/ boşa harcama. | Never let a good crisis to go waste. |
Bırak halledeyim. | Let me handle it/ Let me sort it out. |
Anlaşmamız hâlâ geçerli mi? | Our deal still stands? |
Er ya da geç, "farklı olan" insanları korkutur. | Sooner or later, "different" scares people. |
Biliyor musun, toprak kandan çok daha kolay temizlenir/ çıkar. | You know, dirt cleans off a lot easier than blood. |
Bizi bölmeye çalışıyorlar. | They are trying to divide us. |
Bunun sana faydası/ etkisi ne oldu? | Where does that leave you? |
Gidebileceğin başka bir yer var mı? | Is there somewhere else you can go? |
Bu konuda hiç kuşku yok. | No doubt about it. |
Tam isabet! | Bullseye |
Pekala, millet, sakinleşin! | All right folks. Calm down. |
İşinize dönün! | Go about your business!/ Go back to work! |
Başka çarem/ seçeneğim yok! | I don't have a choice! |
O döngüyü kırmamız gerekiyordu. | We needed to break that cycle. |
Hayatta böyle şeyler olur. | In life, things happen. |
Söylediğim şey hâlâ geçerli. | My point still stands. |
Selam, hiç kimse var mı? | Hi, anyone home? |
Buna inanmamı mı bekliyorsun? | Do you expect me to believe that? |
Tarihte hiç bir savaş adil olmamıştır. | No war has been fair in history. / No war has been fair in history. |
Adını koyamıyorum./Adını koyamadım. | I can't put my finger on it. |
Seni unutmadı. | She hasn't forgotten you. |
Pekala beyler eğlence bitti. | OK boys, fun's over. |
Garajı tercih ederim. | I prefer the garage. |
Sana ulaşmayacak/ zarar vermeyecek, tamam mı? | He is not going to get to you, OK? |
Bir karakteri oynayacaksın/ canlandıracaksın. | You will be playing a character. |
Eşyalarımı/ Aletlerimi yerlerine koyayım. | I’ll put my tools away. |
Eline ne geçti? | Where does that leave you? |
Gidebileceğin başka bir yer var mı? | Is there somewhere else you can go? |
Onu ne kadar tanıyorsun? | How much do you know about him? |
Hayatta bazı şeyler olur. | Things happen in life. |
Evet söylediğim şey hâlâ geçerli. | Yes, my points still stands. |
Lütfen devam edin. | Please, go ahead. |
Evdeyim, bugün kardeşimin doğum günü. | Well, I am at hometoday. It is my brother’s birthday. |
Acıyor. | It hurts. |
Bu adamları hemen istiyorum. | I want these guys now/ immediately/ yesterday. |
Pekâlâ bu çok iyi bir fikir. | All right, that’s a very good idea. |
Israr ediyorum. | I insist. |
İkile!/ Yaylan! | Beat it! |
Benim için önemlisin./ Seni önemsiyorum. | You are important to me. |
Fikrim/ İddiam hâlâ geçerli. | Yes, my point still stands. |
Yaz şu mektubu artık! | Just write the letter already! |
Teşekkürler, ama yük olmak istemem. | Thanks, but I don't want to impose. |
Orayı burayı karıştırmayı sever misin? | Do you like snooping? |
Ne olur ne olmaz. | (Just) In case |
Seni yargılayacak en son kişi benim. | I am teh last person to judge you. |
Adalet için gücümün yettiği her şeyi yapardım. | I would do everything in my power to get justice. |
Bu mudur? / Hepsi bu mu? / Böyle mi yani? | Just like that? / That's it? |
Şaka yapıyorsun. | You are kidding. |
Hayat boşa harcanmayacak kadar kısa. | Life is too short to waste./ Life is too short to be wasted. |
İki saat geciktin. | You are two hours late. |
Sanırım ayrılma/ gitme vaktim geldi. | I think it is time for me to leave. |
Her zaman kendisiyle savaşacak birisi kalır. | There is always somebody left to fight. |
Ben yapayım. | Let me do it. |
Biz kendimiz çıkarız. | We will let ourselves out. |
Bence kaybetmeyi hazmedemiyorsunuz. | I think you are a bad loser. |
Çok değiştin, ama iyi yönde değil. | You have changed, but not for the better. |
Bırak halledeyim. | Let me handle it. |
Senin eline ne geçti? | Where does that leave you? |
Hiç bir savaş adil değildir. | No war has been fair. |
Hayat boşa harcanmayacak kadar kısa. | Life is to short to wasted/ to be wasted. |
İki saat geç kaldın. | You are two hours late. |
Bu işi kaybetmek istemiyorum. | I don’t want to lose this job. |
Öğrenci olduğunu bilmiyordum. | I didn’t know you were a student. |
Seni sevmeyi gerçekten istedim. | I really meant/ wanted to love you. |
Aklıma hiç kimse gelmiyor. | No one comes to mind. |
Hiç paramız yoktu. | We had no money. / We didn’t have any money. |
Kendine iyi bakın. | Take good care of yourself. |
John doğuştan yetenekli. | John is a natural. |
Sana şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacak. | He will need you now more than ever. |
Bunu anlamanız gerekiyor. | I need you to understand it. |
Bu tam bir kabus! | It has been a nightmare! |
Bunun pazarlığı olmaz! | This is nonnegotiable! |
Bunu bir daha konuşmak yok. | No more of this talk! |
Halledemeyeceğim bir şey değil. | Nothing I cannot handle. |
Çok da iyimser olamayız. | We can’t be too pessimistic. |
Dışarı çıkın! | Come on out! |
Gecelere akarım. | I paint the town (red). |
Benim tarafımdasıni öyle değil mi? | You are my people, right? |
Planım bu. | That’s my plan. |
Hazırlıklı olmalısın. | You must be prepared. |
Sizden tam destek ve saygı bekliyorum. | I need your full support and respect. |
Senden korkuyorlar, sana saygı duymuyorlar. | They are afraid of you, they don’t respect you. |
Bunun karşılığında biz ne elde edeceğiz? | What do we get in return? |
Şehrin en önemli şahsiyetini nasıl ödüllendirebiliriz? | How can we reward the greatest person in the city? |